Statcounter

6 Nisan 2013 Cumartesi

Ümmü Ömerin Hikayesi





Ümmü Ömer Türkmen Dağlarında bölgenin muhalif savaşçılarına her gün kap kacakla uğraşarak yemek pişirerek kendi cihadını yapmaya karar vermiş.

"Yemeklerini hazırlamak için sabah 5:00'te kalkıyorum ve bir yıldır bir sabah bile sektirmedim"diyor daha önceden doğradığı tencerede yağda fokurdayan patatesleri kepçeyle karıştırırken.

Ülkeyi 40 yıldan fazladır yöneten Esed klanının beşiği olan Lazkiye bölgesindeki Tütkmen Dağlarından genç bir savaşçı olan Assad "Karda, yağmurda ve hatta roket yağmurunda bile bize yemek yapmayı bırakmadı" diyor.

Yakındaki bir muhalif savaşçı gruptan bir keskin nişancı olan Ebu Halid onun savaşçılar için bir anne bir kız kardeş gibi olduğunu söylüyor.

"Bizim istediklerimizi temin edebilmek için imkansızı yapıyor. Bir keresinde birisi pirinçli puding istediğinde gerekenleri bulması zor da olsa ertesi gün pudingi hazırdı."diyor.

Onun o sabah pişirdiği pirinç ve patatesi savaşçılara servis ederken "Annelerinden de iyi pişirdiğini söyleyemeye dili varmayanların en az anneleri kadar iyi pişirdiğini söylüyorlar."diyor.

Buna rağmen yaptıkları ona herhangi bir kibir duygusu vermiyor. Bir tavaya kaşıkla tuz atarken "Savaşçılara yemek yapmak benim devrime yardım ediş yolum. Zihnimi de meşgul ediyor ve böylelikle rejimden her gün çektiğimiz aşağılanma ve bombardımanı unutuyorum"diyor.

Her cümlesini "Allah Beşşar'a lanet etsin" diye bitiren Ümmü Ömer Lazkiye'nin batı kasabalarından olan ve şu ana kadar çatışmalardan uzak olan memleketinden ayrılma kararını kendisi vermiş.


Jabal al Turkman(Cebeli Türkmen)'in büyük kısmı şu an muhaliflerin kontrolünde. Bölgenin kuzeyinde muhalifleri destekleyen Türkiye ve güneyde Esed'in azınlığını barındıran Nusayrilerin bulunduğu dağlık alanlar var.

Geçtiğimiz dokuz ay boyunca muhalifler Cebeli Türkmen'den sadece 50 km güneydeki Lazkiye'ye doğru bastırdıkça şiddetli çatışmalar yaşandı.

"And içtim ki tiran düşene kadar dağları terk etmeyeceğim. Akabinde muzafferler olarak evlerimize dönebiliriz." samimi bir güvenle.


"Başlangıçta çocuklarım anlamadı ama onlara ne yaptığımı açıkladım ve şimdi kocam bile benimsedi." diyor ve kaynayan bir tencereden diğerine yönelirken de ekliyor "Kendi kararlarımı kendim veririm, istediğim şeyi yaparım."

53 yaşındaki cevval kadındağlarda her gün sıkı bir rutine uyuyor ve sabah kahvesini içip işe başlamadan önce gündoğumunda namaza kalkıyor.

"Gidip komşularıma uğruyorum ve herbiri bana günlük yiyeceklerinden biraz veriyor ve ben bunu muhaliflere ve civarda yaşayanlara dağıtıyorum."diye açıklıyor.

Bir Türkmen ailenin bahçesinde küçük bir bıçakla birkaç kök nane, maydanoz ve marul yaprağı koparıyor. Sonra da birkaç yığılı tuğla ve tavan görevi yapan kanvas bir örtüden oluşan mutfağına dönüyor.

Bu eğreti şefin şapkası yada önlüğü yok ama bunlar yerine "jihadım" dediği işini yapması için muhaliflerin verdiği bir takım askeri elbiseyle çalışıyor.

Yerel bir tugayın karargahının yakınındaki bir alanda tencerelerin altındaki ateşe dalları ve çam kozalaklarını atarken: "Evde bir gaz sobam vardı ama burada odun ateşinde pişirmem gerekiyor."diyor.

Ümmü Ömer bazen dağdaki mutfağı için yakındaki ormanlığa odun kesmeye de gidiyor. "Bu savaş gerçekten de beni sert olmaya zorladı."diyerek gülüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder